23 Ekim 2008 Perşembe

Dövize kurumsal talep başladı, acil tedbir paketi şart

Kurlardaki artış frenlenemezken, bunun en önemli nedeni olarak artık "yönetim zaafiyeti" gösterilmeye başladı. Piyasaya güven veremeyen Hükümet, paniğin büyümesine neden oluyor. Kurumsal döviz talebinin başlaması ile birlikte kurların dün hızla yükselmesi, bu durumun önemli bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Kurlardaki bu hareket ve buna rağmen önemli bir önlem alınmaması, kriz yokmuş gibi davranılmaya devam edilmesi, piyasada her şeyden önce de morallerin bozulmasına neden oldu. Şimdiye kadar bu krizin ucuz atlatılabileceğini düşünen banka yöneticileri bile artık krizin yönetilemediğini, Hükümetin, ekonomi yönetiminin çok yetersiz kaldığını, bu durumun ileriye dönük umutsuzluk yarattığını söylemeye başladılar.

Kriz iyi yönetilemiyor
Dün kurların hızlı yükselmesinin nedenleri arasında yine küresel piyasalardaki kötüleşme ve buna bağlı olarak tüm gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi Türkiye'nin iflas riskinin (CDS) artmaya devam etmesinin etkisi büyük oldu. Ancak dün moralleri bozan, daha önceki günlerdeki hareketlerden ayıran en önemli unsur "kurumsal döviz talebinin başlaması" olarak görülüyor. Bir banka yöneticisi, örneğin 2009 Şubat ayında döviz borcuna ilişkin taksit ödemesi olan büyük reel sektör şirketlerinin bile şimdiden döviz toplamaya başladığını, bunun moralleri iyice bozduğunu söyledi. Bu hareketin ileriye dönük olarak kurların çok daha yüksek seviyelere gidebileceği yönündeki kuvvetli beklentiyi ortaya koyduğunu belirten aynı bankacı, sektördeki hemen herkesin ortak kanısının krizin iyi yönetilemediği" biçiminde olduğunu söyledi. Son dönemde ortaya çıkan bir başka gerçeğin de tüm gelişmekte olan piyasaların yine aynı kapsamda değerlendirilmesi, fazla ayrım yapılmaması olduğunu kaydeden bankacılar, özellikle Rusya'daki krizin daha yoğun hissedilmesinin bizi de etkilediğini kaydettiler.

Acil önlem paketi
Bankacıların hemen hepsi, bu gidişatın iyi olmadığı görüşünde. Ekonomi yönetiminde dağınık bir görümün olduğunu, piyasadaki son günlerdeki sert hareketlere rağmen durumun değişmediğini söylüyorlar. Başbakanın daha dün yaptığı konuşmayı da örnek göstererek, Başbakanın yaşanan krizi ve etkileri konusunda bilgili olmadığının görüldüğünü kaydeden bankacılar, "sorunun ne olduğu, neler yapılması gerektiği konusunda yönetim hiç umut vermiyor" dediler. Artık tek tek alınacak önlemlerin bu gerginliği önleyemeyeceğini, bu noktanın aşıldığını kaydeden bir başka banka yöneticisi ise, geniş kapsamlı bir önlemler paketi gerektiğini, hatta artık şart olduğunu ifade etti.
Bu paket içinde Uluslararası Para Fonu (IMF) anlaşmanın olması gerektiğini, bu konudaki Hükümet direncinin artık anlaşılmaz boyutlara ulaştığını kaydeden bankacı, bununla birlikte mevduatın tümüne güvence, BDDK ve Merkez Bankası'nın ortak alacakları kararlar, bu arada reel sektörün dış borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin bir planın da aynı paket içinde yer alması gerektiğini söyledi.

Güven iyice kaybedildi
ABD ve Avrupa'nın önlem almakta geciktiğini, bunun görüldüğünü hatırlatan bankacılar, bunu görmemize rağmen bizim de geç kaldığımızı söylüyorlar. Hükümetin hala "krizin fırsat haline gelebileceğini" söylemesinin piyasadaki paniği büyüttüğünü, hala "kriz bizi etkilemez" havasının sürmesinin, beklentileri olumlu etkilemek yerine artık aksine çok olumsuz etkilediğini, güvenin iyice kaybedildiğini söylüyorlar.
Piyasalarda "artık çok geç kalınmış olabileceği" yorumlarına bile rastlanmaya başladı. Böyle bir psikoloji içinde kurların daha da yukarı gitmesi kaçınılmaz görülüyor.

Hiç yorum yok: